Abdurrahman b. Haccac şöyle diyor: “Ebu’l Hasan Musa b. Cafer (a.s) oğlu Ali’yi (a.s) kendine vasi kıldı, ona bir vasiyetname yazdı ve Medine’nin tanınmış şahsiyetlerinden 60 kişiyi de buna şahit tuttu.”[1]
İmam Rıza’nın (a.s)Veliahtlığı Kabule Zorlanışı
Eba Selt Hereviy şöyle diyor: “Memun, İmam Rıza’ya (a.s) şöyle dedi: “Ey İbn-i Resulillah (s.a.a)! Ben kendimi hilafetten azletmek, onu sana vermek ve sana biat etmek istiyorum.”İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Eğer hilafet seninse ve Allah sana vermişse o halde Allah’ın sana giydirdiği elbiseyi bedeninden çıkarıp başkasına vermen caiz olmaz. Yok eğer hilafet senin değilse senin olmayan bir şeyi bana vermen caiz değildir.”Memun şöyle dedi: “Ey İbn-i Resulillah! Bu işi mutlaka kabullenmen gerekir.”İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Ben kendi isteğim ile asla böyle bir şeyi kabullenmem. Sen bu işinle halka şöyle demek istiyorsun: “Ali b. Musa dünyadan yüz çevirmemiş, aksine dünya ona yüz çevirmiştir. Görmüyor musunuz, nasıl da hilafet hırsına kapılarak veliahtlığı kabul etti.”Memun kızarak şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki eğer veliahtlığı kabul etmezsen seni kabul etmeye zorlarım. Eğer bu işi yapacak olursan ne iyi, aksi takdirde boynunu vururum.”[2]
İmam Rıza’nın (a.s) Serahs Zindanındaki Hali
Hereviy şöyle diyor: “İmam Rıza’nın (a.s) Serahs’ta zindanda bulunduğu ve zincire vurulduğu Bab’ud Dar’a gittim. Gardiyandan İmam Rıza’yı görmek için izin istedim. Bana onu göremeyeceğimi söyledi. Ben, “Neden?”diye sorunca şöyle dedi: “Çünkü bazen gece gündüz bin rekat namaz kılmaktadır. Sadece günün başlangıcında, zevalden önce ve güneş batmaya yakın olduğu bir zamanda bir süre namaz kılmaya ara vermektedir. Bu zamanlarda da namaz kıldığı yerde oturmakta, Allah ile raz-u niyazda bulunmaktadır. Hereviy şöyle diyor: Gardiyana, “Bu süre zarfında kendisini görmeye izin vermesi için bir ricada bulun”dedim. Gardiyan, “benim için izin aldı ve ben de İmam Rıza’nın (a.s) huzuruna vardım. Onun namaz kıldığı yerde oturduğunu ve derince düşündüğünü gördüm.”[3]
İmam Rıza’nın (a.s) Çeşitli Dilleri Bilmesi
Eba Selt Herevi şöyle diyor: “İmam Rıza (a.s) insanlarla kendi diliyle konuşuyordu. Allah’a andolsun ki her dili kendi ehlinden daha iyi biliyor ve güzel konuşuyordu. Bir gün kendisine şöyle dedim: “Ey İbn-i Resulillah! ben sizin çeşitli dilleri bilmenize şaşıyorum.”İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Eba Selt! Ben Allah’ın kulları üzerindeki hüccetiyim. Allah dillerini bilmediği insanlara birini hüccet kılmaz. Emir’el-Mü’minin’in (a.s) şöyle buyurduğunu duymadın mı: “Bizlere Fasl’ul-hitab verilmiştir.”Fasl’ul-hitab dilleri bilmekten başka bir şey midir?”[4]
İmam Rıza’nın (a.s) Kalp Güveni
1. İmam Rıza (a.s), “Kılıçlardan kan damladığı halde sen böyle (korkusuzca) mi konuşuyorsun?”diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’ın yaratıklarından en zayıfı olan karınca vesilesiyle koruduğu ve Horasan devesinin gitmek istediği takdirde ulaşamadığı altından bir vadisi vardır.”[5]
ABNA.İR